Sıkça Sorulan Sorular

Herkesin "Bunu hep merak etmişimdir" dediği sorular vardır... Sormak bilgiye ulaşmanın en etkili yolu!

Avukatlık ücreti nedir, nasıl belirlenmektedir?
Avukata ödenecek ücret, avukat ve vekil eden arasında olacak sözleşme ile belirlenir. Fakat bu konudaki asgari miktarın hangi işte asgari ne kadar olması gerektiği avukatlık asgari ücret tarifesinde belirlenmiştir. Dolayısıyla “Ama başka bir avukat bu dava için bana bin liraya yaparım demişti.” şeklinde düşündüğünüzde, biliniz ki o meslektaşımız maalesef hukuka aykırı davranmakta, belki de makbuz dahi kesmeyerek vergi kaçırmaktadır... Avukatınızın sizden bu ücreti ne zaman, ne şekilde (taksit taksit, vb) alacağı tamamen onun takdirindedir ancak yasal olarak bir dosyaya sizin vekaletnamenizi sunduğunda avukatın vergi yükümlülüğü doğduğu gibi avukatlık ücretinin tamamını da almış kabul edilir. Verilen ödeme, sözleşmenin konusunu içeren işle ilgili kesin karar elde edilinceye kadar yapılacak bütün işlemleri kapsar. Buna karşılık üst yargı mercilerinde duruşmalı yapılacak işler ve verilen kararın icra takibine konulması farklı ücret gerektirir.
Ayrıyetten belirtmek gerekir ki yargılama harcamaları olan dava harçları (devlet alır), tebligat, keşif, bilirkişi ücreti gibi masraflar ile avukatın iş takibi için yapacağı yol, konaklama vb harcamalar avukatlık ücreti içerisinde değildir. Davanızın reddedilmesi (davayı kaybetmek) durumunda karşı taraf kendisini bir avukat ile temsil ettirdiyse yasa gereği karşı vekalet ücreti ve yargılama giderleri ödemek durumunda kalabilirsiniz. Davanın kaybedilmesi, açılan davadan sonradan cayma ya da avukatın azledilmesi gibi hallerde ödenen ücretin iadesi gibi bir durum söz konusu olmaz. Yasa gereği hükmedilen “yasal vekalet ücreti” ya da “ilam vekalet ücreti”, kararda asil olarak sizin adınıza hükmedilse de Avukatlık Kanunu'na göre avukatınıza aittir. Ancak sizin avukatınızla aranızda yapmış olduğunuz sözleşme ile belirlediğiniz avukatlık ücreti ile bu ücret tamamıyla birbirinden bağımsızdır.
Avukat, davayı kazanacağını taahhüt etmez. Davayı kazanabilmek için elinden gelenin en iyisini yapacağını, tüm bilgi birikimini ortaya koyacağını, sizin lehinize yapılması gereken ve varsa yapacağını, emsal dosya ve kararları araştırıp bulacağını, kısacası her türlü “emeğini” taahhüt eder. “Kesinkes kazanacağız.”, “Tanıdıklarım var, sen rahat ol.” gibi ibareler umut tacirliği olup, bir avukat bu gibi ifadelerden kaçınır.
Nitekim davanın seyrini etkileyebilecek birçok olumsuz faktör vardır ve bu faktörlerin çoğu avukat kaynaklı değildir. Ülkemizde bir dava süresince birden çok kez hakim değişebilmekte, her hakim dosyanın geldiği aşama ile dosyayı kavrayamayabilmekte ve nasıl olsa üst mahkemede bozulur mantığıyla deyim yerindeyse “hukuk garabeti” hükümler kurabilmektedir. Bilirkişiler de dosyaya hakim olmayarak, eksik inceleme ile yahut daha da kötüsü ön yargı ile raporlar hazırlayabilmektedir. Mahkeme ve icra dairesi personelleri dosyalara eksik ve yanlış muameleler yapabilmekte, açık dosyaları yanlışlıkla kapatabilmektedir. Varlığından haberdar bile olmadığınız bir tanık ortaya çıkar, ifadesi tamamen aleyhinize olabilir. Bir belge ortaya çıkar, imza attığınızı unutmuş olabilirsiniz. Kanun değişebilir. Bu nedenledir ki güvenebileceğiniz bir avukat, size bu risklerden en azından önceden öngörülebilecek olanlar çoğunluktaysa davayı hiç açmamayı dahi önerebilir, baştaki aşamada elinizdeki verilerin uygun olması durumunda ise açabileceğinizi ve elinden gelen herşeyi yapacağını taahhüt eder.
Bu sorunun cevabı çok açıktır: Davanız hemen bitmez. Avukatınız elinden gelen herşeyi yapsa da, her gün sabah kalkıp sizin dosyanızı UYAP sisteminden kontrol etse de, hakimle konuşsa ya da icra müdürü ile konuşsa da bazı işlemler için öngörülen bazı süreler vardır. Bu süreler kanun ile belirlenebildiği gibi, uygulama, mahkemelerin dosya yükü ve sayısı, bilirkişilerin ek süre talepleri, hakimlerin dosyayı inceleyemediğini belirterek sırf bu sebeple bir celse daha ertelemesi, ptt tebligat işlemlerinin bazen çok uzun bir sürede tamamlanması, ceza davalarında yeni delil ortaya çıkarsa incelenmesine re'sen karar verilmesi gibi birçok sebebi olabilir ve bu çoğu zaman avukatınızdan kaynaklanmaz. Keyfi de değildir, hakimle ya da müdürle konuşularak hızlandırılamaz. Sizin işiniz gibi, herkesin işi çok acil ve çok önemlidir. Ülkemizde yargı işleri ağır ilerlemektedir. En basit dosyalar bile büyük şehirlerde 5-6 aydan önce sonuçlanmaz, nadiren bazı dava dosyalarının 5-6 yıl sürdüğü bile görülebilir... Çoğu dava ortalama 8 ay ila 2 yıl arasında sonuçlanır, tam zamanını kestirmek imkansızdır. Deprem, pandemi gibi son dönemde yaşanan durumlar ülke genelinde süreci çok ama çok daha yavaşlatmıştır.
Davaların açılmasında, kanun ile belirlenen yetkili mahkemeler vardır. Anlaşmalı boşanma gibi çok istisnai bazı dosyalarda tarafların ikisi de yetki itirazı yapmayacağından davanın daha hızlı sonuçlanmasını / daha yakın tarihe duruşma günü verilmesini sağlamak adına istenilen küçük ve iş yükü daha az bir yerleşim yerinde açılabilmesi uygulamada yapılabilmektedir. Ancak normalde, kanunen her davanın konusuna göre yetkili mahkeme; örneğin davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesi, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi gibi kanun ile belirlenmiştir. Kısacası açılmasına açılabilir,ancak yetki itirazı olursa yetkili mahkemeye gönderilmesi gerekir.