Enflasyon – Hukuk İlişkisi

Geçtiğimiz günlerde TÜİK açıkladı, yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 61,14, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 114,97 arttı. Ekonomik enflasyonun hukuk ile, davalar ve icra takipleri ile ilişkisi nedir? Nasıl etkileri oluyor? Dosyalarda çok büyük sorunlara tanık oluyorum.

Konusu Para Olan Davalarda ve İcra Takiplerinde Ne Oluyor?

Yüksek enflasyon ortamında para alacaklarına dair davaları kazanmak ya da icra takiplerinde tahsilat yapabilmek anlamını yitiriyor ve insanları farklı ve gayrı meşru çözüm arayışlarına itiyor. Çünkü dava dilekçesi ya da icra takip talebi ile istenen miktardan daha fazlasına karar verilemiyor. Örneğin 2016 yılında davayı 30 bin TL taleple açtınız ve karar 2022 yılında Yargıtay"dan döndü ve kesinleşti. 2016 yılında 30 bin TL ye alabildiğiniz malları ve hizmetlerin belki yarısını dahi bugün alamıyorsunuz. Davayı kazanmış olsanız dahi benim tabirimle “alım gücünüzü kazanamıyorsunuz.” Gerçek zararınız tazmin olmuyor.

Mahkeme ya da icra dairesi kanalıyla yapılan satışların bedellerinin, vezneye teminat ya da başka sebeplerle depo edilen paraların, hukuki süreçler yıllar sürerken nemalandırılmadığı durumlarda da mülkiyet hakkı ihlal edilmiş olmaktadır.

Gecikme faizi ile karşılanamayan bir zararı olduğu iddiası, yani munzam zarar ise ispatı oldukça kesin olması gereken bir kavramdır. Bir kişi, sadece enflasyon ya da yargılamanın uzun sürmüş olması sebebi ile munzam zarar iddiasında bulunamaz. Bu şekilde aşkın, munzam ya da ek zararı, ancak yapılması zorunlu ödemelerin yapılmış olması ve bunların çoğu zaman yazılı delillerle ispatı ile mümkündür.

Bir tek, son zamanlarda sebepsiz zenginleşmeye dayalı talepler için Yargıtay ve diğer mahkemelerimiz bazen biraz inisiyatif alarak tüm dünya hukuk sistemlerinde genel olarak kabul gören “denkleştirici adalet ilkesi” ni uygulayabiliyorlar. Hakkaniyetin tam olarak sağlanması amacıyla, haksız yere verilenin aynen iadesinin yeterli olmadığı durumlarda, yani ödenen tutar ile geri talep edildiği dava tarihinde o tutarın ulaştığı değer arasında bariz fark bulunduğu hallerde, davacıların bu ilke gözetilerek bir enflasyon hesaplaması yapılmasının da gerekli olduğuna dair bilirkişi raporu tanzimi taleplerini kabul edebiliyorlar.

Yasal Adi Faiz Ve Ticari Faiz Oranlarının Mevduat Faizlerinden Düşük Kalması Neye Sebep Oluyor?

Alacaklı olarak bir icra takibi açtığınızda (ya da davada hükmedilecek faiz bakımından da aynı şeyler geçerlidir) alacağınız ticari alacak değilse adi kanuni faiz oranı talep edebilirsiniz ki bu yalnızca %9"dur. Alacağınız ticari alacak ise ,75"tir. Bankaların piyasadaki mevduat faiz oranları ise ortalama -18 bandında. Adi alacaklar için (kira alacağınız, arkadaşınıza borç verdiğiniz para, satın aldığınız bir mal bedeli gibi) işletilen %9 faizin böyle bir ekonomik ortamda ne kadar düşük kaldığı tartışılmaya dahi değmez, apaçık ortada. Ticari faiz bakımından şunu söyleyebiliriz, eğer reeskont faiz yani ticari faiz oranları biraz daha yükseltilirse ve hatt piyasadaki mevduat faiz oranlarını aşarsa, borçlular borçlarını ödeme konusunda daha hassas davranacak, alacaklılar için borçların tahsilini kolaylaştıran bir ortam oluşacaktır. Çünkü aksi durumda, yani şu an davadaki ya da icra takibindeki ticari faiz oranı daha düşükken, borçlu yükümlülüğünü yerine getirip ödeme yapmak yerine karşı taraf hukuksal sürece gitsin, nasıl olsa yıllar sürecek, ben de o arada sıcak paramı banka hesabımda tutarak kâr edeceğim diyor. Kendine bir çeşit daha ucuz kredi sağlamış oluyor.

Çözüm Nedir?

Vatandaşın da, devletin de, yargının da, hiçbirinin tek başına sağlayabileceği bir çözüm yok. Yüksek enflasyona son verilebildiği takdirde, otomatik olarak hukuk aleminde de etkileri görülür. Ancak bunun sağlanması ekonomi bilimi, siyaset bilimi, toplumumuzun sosyolojik yapısı gibi birçok dinamik sebebi ile mümkün görünmüyorsa, yüksek enflasyona ayak uydurulmasını sağlayabilecek yeni maddelerin mevzuata eklenmesi gerekiyor. Ayrıca, mevzuatta düzenleme yapılsın ya da yapılmasın, umuyorum ki “denkleştirici adalet ilkesi”nin uygulama alanı ve bu ilkeyi göz önünde bulunduran, “içtihat yaratmaktan”, “emsal yaratmaktan” korkmayan mahkeme kararları ile daha çok karşılaşırız. Zira mahkemelerin önündeki her bir dosya, onlara bağlanan birer umut. Hiçbiri öylesine yapılan talepler değil. Aslında dosya değil, insan. Dosya değil, adalet inancı. Dosya değil, ekonomi. Yargının hiçbir süjesi tarafından bunlar unutulmamalı. Haydi bugünkü mesai bitse de eve gitsek denmemeli.

*  İSİMSİZ YORUMLAR YANITLANMAZ.

*  Değerli yorumlarınız ve sorularınız onaydan geçtikten sonra yayınlanır ve yanıtlanır. Yorumun aşağıda görünmesi ve altına yanıtın girilmesi birkaç gün sürebilir, ara sıra kontrol ediniz.

*  Önemli not: Telefonla soru yanıtlama gibi bir hizmet vermemekteyiz. Whatsapp"tan ya da sosyal medya hesaplarından da danışmanlık vermemekteyiz. Danışmanlık ücreti, doğru yorum ve emeğin karşılığıdır. Yüzyüze görüşmek için randevu alabilirsiniz. İzmir dışında iseniz, ücretli online danışmanlık hakkında sadece bilgi almak için dahi [email protected] "ye mail gönderebilirsiniz. Blog altındaki yorumlarımız genel fikir verme amaçlı olup, olaya özgü danışmanlık değildir. Birkaç defa aynı yönde yanıtlanmış sorular ile tamamiyle aynı sorular sorulduğunda yorumunuz yayınlanmaz.